İçindekiler
Urla tarihi değerleri, doğal güzellikleri, iklimi, bereketli toprakları, kültürü ile hem yerleşmek hem de tatil için huzurlu ve renkli bir ilçe. Bereketli topraklarında yetiştirilen ürünlerle agro turizm ve gastronomi alanında da adını duyuran Urla’nın en önemli sebzelerinden biri enginar. Ege Akdeniz kıyılarında yetişen enginarın en çok üretildiği şehir İzmir’de ve en fazla miktarı da Urla yarımadasında yetişmektedir. Urla Yarımadası sakız enginarları da ‘Urla Sakız Enginarı’ olarak tescillenmiştir. Sağlık için çok yararlı olan enginarın yarımadada üretiminin yanında enginar festivali ile ürünlerini ve lezzetlerini tanıtıp, ilçenin ürünün yarattığı değerden pay alması da sağlanıyor.
Değişik bir bitki enginar. Çiçek açtığı zaman mor renkli bir taç şeklinde görünüyor. Çiçeklenmesi geçip, olgunlaştığı zaman enginarın kalbi yeşil yapraklarının arasında gizleniyor ve kalbin üzeri dikenli tüylerle kaplanıyor, sanki kalbi korumaya alınmış gibi.
Enginarın bu özelliği mitolojik bir öyküde de yerini bulmuş. Tanrı Zeus Kinaros Adası’na gittiğinde güzeller güzeli Cynara’yı görür ve görür görmez de vurulur. Cynara’yı yanında Olimpus Dağı’na götürür ve tanrıça yapar. Bir süre sonra ailesini özleyen Cynara gizlice ailesini görmeye gider. Bunu duyan Zeus, bir tanrıçaya böyle bir davranış yakışmaz diyerek sinirlenir. Klasik Zeus davranışı olarak ceza verir genç kıza. Onu dışı sert, içinde yumuşak bir kalbi olan ancak kalbi dikenli tüylerle kaplı enginar bitkisine çevirir. Potasyum açısından zengin, karaciğer sağlığı için yararlı bitki. Enginarın M.Ö 4.yy’da İtalya’da ve Sicilya’da yetiştirilmeye başlandığı, sonraki yıllarda Avrupa’da aristokratların tükettiği değerli bir sebze olduğu söyleniyor.
Her yıl enginar mevsiminde düzenlenen ve çoşku ile kutlanan festivalde katılımcılar enginarın kalbi Urla’da enginarın değişik, lezzetli sunumları ile tanışıyorlar.
Bu yıl 2024 yılı mayıs ayının ilk haftasında festival onuncu kez gerçekleştirildi. Çok canlı, hareketli, bol etkinlikli, çok sayıda ziyaretçinin katıldığı dolu dolu başarılı bir organizasyon oldu.
Festival etkinlikleri belirli meydanlarda toplanmış. Urla merkezinde yer alan Atatürk Meydanı’nda tezgahlar düzenlenmiş. Meydanın girişinde rengarenk bahar çiçekleri karşılıyor.
Bir bölüm taze enginar üreticilerine ayrılmış. Öncelikle taze enginarlar, tarladan toplandığı gibi satışa sunulurken, ayıklanmış, temizlenmiş, vakumlanmış çeşit çeşit sunuluyor ziyaretçiler için. İsterseniz yeşil enginarlarını alıp kendiniz temizleyebilirsiniz. Ancak enginar temizlemek ayrı bir uzmanlık alanı. İçindeki tüylerin özenle ve çanağına zarar vermeden alınması gerekiyor. İsterseniz tamamen yapraklarından ayıklanmış çanağını alabilirsiniz, yeşil yapraklı olarak almak isterseniz da dış yapraklarının bir bölümü ve tüyleri temizlenmiş olarak alıp, yapraklı zeytinyağlısını veya dolmasını pişirebilirsiniz. Temizlenmiş, hatta şişelenmiş enginarlar da sizi bekliyor.
Taze enginarlara gözümüz doyduktan sonra Urlalı kadınların elleri ile yaptıkları özel enginar yemekleri, pastaları, salataları, tatlıları bölümüne geçiyoruz.
Diğer tezgahları da tek tek inceledik. İzmirli olarak zeytinyağlı baklalı enginar ve enginar dolması alıştığımız tatlardı. Ama tezgahtaki ürünlerde çok değişik tarifler kullanılmış belli. Enginar düşkünü olarak bu kadar farklı lezzetlerden mümkün olduğunca çok çeşit tatmaya çabaladık merak etmeyin.
Festivalde çok zengin bir etkinlik programı hazırlanmış. Atatürk Meydanı’nda hazırlanan bir alanda üç gün boyunca söyleşiler, workshoplar düzenleniyor. Etkinlikte Urla tarihi, enginar tarımı, çeşitleri, gastronomi tartışılırken, yeni nesil şefler enginarlı değişik yemekler hazırlayarak hünerlerini sergiliyorlar. (Boşnak, Arnavut, Yörük, Tatar, Roman, Bulgar…) festival kapsamında yer alıyor.
Meydanın diğer bir köşesinde üretici kadınlar el emeklerini sergiliyorlar.
Atatürk Meydanı’ndan diğer bir etkinlik alanı Malgaca Pazarı’na doğru ilerlemeye başlıyoruz. Önce pazarın Cumhuriyet Meydanı’na bakan girişinde, Belediyenin Kafesinin hemen önünde elinde enginar ile bize bakan Anaksagoras Heykelinin önünde duruyoruz. Urlalı Anaksagoras atamız ile fotoğraflarımızı çektiriyoruz.
Urlalı Anaksagoras M.Ö 500 yılında Urla’da doğmuş bir doğa bilimleri öncüsü filozof. Anaksagoras bilim ile hurafelerin çatışmasını gösteren bir simge isim. Meteorları inceleyen alim, yıldızların taştan ve topraktan olduğunu ileri sürer. O dönemde eski Yunanlılar için yıldızlar kutsal bir tanrı katı, taştan, topraktan yapıldığı iddia edilemez. Anaksagoras yerleşik inanca karşı geldiği için mahkemeye çıkartılır ve ceza olarak Lapseki’ye sürgün edilir ve M.Ö 428 yılında burada ölür. Bugün ayın yüzeyinde bir kratere onun ismi verilmiş. 2524 yıl önce doğan bilim adamının heykeli Heykeltraş Tülay Çelikel tarafından yapılır ve Urla Gönüllülerinin ve Yerel Yönetimin desteği ile Urla merkeze yerleştirilir heykel. Heykelin ilk yapıldığında elinde ayı temsil eden küre bulunmakta idi ne yazık ki çalınır. Urla Enginar Festivali’nde her yıl Anaksagoras da elinde enginar ile karşılıyor ziyaretçilerini.
Malgaca Pazarı Meydanı’nda yer alan kafelerde kahvenizi içip veya yerel sevimli restoranlarda enginarlı menüleri tadabilirsiniz.
Biz enginarlarımızı Urla’nın eski ve ünlü restoranlarından birinde tatmak istedik. Malkaca Pazarı’nın hemen altında Beğendik Abi restoranın tüm masaları dolu idi. Biraz beklemeyi göze alarak ilk boşalan masaya yerleştik. Değişik tariflerle yapılmış zeytinyağlı enginarları ve enginar tatlısını yedik. Gerçekten her tabak ayrı bir lezzet idi.
Yemek sonrası kahvelerimizi yine Urla’nın iyi tanınan kahvesi, Bizbize Aile Çay Evi Gazozcusu’nda içtik. Kahvelerin lezzeti ve güzel sunumunun dışında her türlü gazozların sergilendiği raflar ve kahvenin dekorasyonu da orijinal.
Akşam üzeri Sanat Sokağı’na girdik. Sanat Sokağı’nın asıl adı Zafer Sokağı. Sokakta iki üç katlı tarihi Urla evlerinde çok sayıda sanat atölyeleri, tasarım ürünler, antikalar satan dükkanlar, kafeler yer alıyor.
Sevimli kafelerde molalar vererek dolaşmaya devam edebilirsiniz. Yine sokakta yürürken müzisyenlerin hoş melodileri size eşlik ediyor.
Sokağı boydan boya keyifle yürüdükten sonra meydana geri dönerken kulağımıza gelen müzik sesine doğru yöneldik. Bu kez bizi Belediyenin Orkestrası karşıladı. Bu müzik grubundan keyifli bir konser dinledik.
Daha gece bitmedi. Sanat Sokağı’ndan ağır ağır Atatürk Meydanı’na giderken sokaklar, kafeler, restoranlar ışıklar içinde başka güzel, canlı görünüyor.
Hava karardıktan sonra bizi başka bir ünlü grubun konseri bekliyordu Atatürk Meydanı’nda. Bu yıl festivalin ikinci gecesinde Yeni Türkü müzik grubu konser verdi. On yıl önce ilk Urla Enginar Festivali’nde konser vermiş Yeni Türkü. Onuncu yılında aynı grubun çalması iki yönlü vefa örneği olsa gerek. Konser sırasında meydan ağzına kadar dolu idi. Meydana sığmayan izleyiciler caddenin karşısında, yollarda, kaldırımlarda, pencerelerde eşlik ettiler grubun şarkılarına.
Bu yazıda İzmir’i ve Urla’yı tanıyan bir kişi olmama rağmen, Festivali sadece gezgin gözü ile yazmaya çalıştım. Urla Belediyesi’nin bu organizasyonda ne büyük bir sorumluluk aldığını ve başarı ile altından kalktığını görüyorum. Urla Belediyesi’ne organizasyonu ve emekleri için özel olarak teşekkür etmeliyiz diye düşünüyorum.
Urla Enginar Festivali’ 10. yılında, güzel bir bahar gününde, aydınlık yüzlü kadın, erkek, genç, çocuk birlikte üretip, yaratıp, sunup, paylaşıyor. Sokaklar, meydanlar çok güzel düzenlenmiş. Değişik illerden, ilçelerden, yakın çevreden çok sayıda ziyaretçi de katılarak bu Festivale renk kattılar.
Urla, Türkiye’nin yaşanacak en gözde ilçeleri arasında yer aldığından son yıllarda çok göç almaya başladı. Bu göçte güzel, huzurlu, dingin, sanat ve estetik değerlerin hakim olduğu bir ilçeye yerleşmek ve yaşamak çoğunluğun temel motivasyonu gibi görünüyor. Yerel dokusunu koruyarak, farklı bölgelerden kişilerle birlikte kültürlü, hoşgörülü, uyumlu, sanatla iç içe, rengarenk bir Urla beklentisi ile.