İçindekiler
Japonya’dan sonra en büyük Japon bahçesinin Kırşehir Kaman’da olduğunu öğrendiğimde; hem şaşırmış, hem de uçsuz bucaksız sakuraların, göz alabildiğince uzanan pembe beyaz çiçeklerinin olduğu, rüzgar çanlarının fısıltılarının duyulduğu bir bahçe gözümde canlanmıştı.
Ancak gezdiğim bahçe; bunlardan çok farklı, daha büyüleyici, göze ve ruha hitap eden neredeyse bir arınma, meditasyon alanı gibiydi. Ya da ben öyle hissettim.
Bu bahçe, Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından 1993 yılında, Altes Prensi Takahito Mikasa’nın Kale höyük kazılarını başlatması anısına ve bölge halkına rekreasyon alanı yaratmak amacıyla yapılmış. Japon Bahçesi, Japonya sınırları dışında bulunan en büyük bahçe olarak biliniyor.
Mikasanomiya Anı Bahçesi; “Shakkei” tekniğinde (çevredeki doğal manzara ile bahçeyi birleştiren bir düzenleme tekniği” ve “Kaiyu” stilinde (bahçede değişik manzaraların dolaşarak gösterilmesi stili) düzenlenmiş.
Bahçede yer alan göletin etrafında oturabileceğiniz banklar var. Yeşilin değişik tonlarını, ağaçları, minik heykelleri ve gökyüzünün suya yansımasını izleyerek sanki başka bir boyuta geçtiğinizi hissediyorsunuz.
Japonya’dan getirilerek doğal dokuyu bozmadan ekilmiş ağaçlarda, değişik meyveler görmeniz mümkün.
Ufak derelerin yanından, bitki sarılmış çardakların altından, değişik ağaçların adlarını okuyarak sonsuz bir yeşilliğin içinde yürüyorsunuz.
Göletin kenarında ve ağaçların arasına minik heykeller, Japon kültürüne ait semboller yerleştirilmiş.
Alışageldiğimiz bahçe veya parklara pek benzemeyen bu alanda, farklı bir kültürün bakış açısını, doğaya saygı ve uyumunu görünce, aslında bize uzak kültürlerden öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşündüm. Sakuralar fazla yoktu ama büyülü bir yeşillik ve sizi huzura çağıran değişik bir atmosfer vardı.
Kale Höyük
Bilindiği üzere Höyükler; eski yerleşim yerlerinin zamanla, herhangi bir nedenle toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş halidir. Höyükler genelde üst üste gelmiş çok katmanlı yerleşim yeri birikimleridir ve günümüze göre en yakını en üstte olmak üzere eskiye doğru uzanan bir katmanlaşma gösterirler.
Kale Höyük; MÖ 3000 yılından bu yana yaklaşık 5000 yıllık bir yerleşim geçmişine sahip olan Kaman’da bulunmakta.
Tepe yaklaşık 280 metre çapında olup 16 metre yükseklikte imiş. Höyükteki kazılar 1986 yılından bu yana Sachihiro Omura başkanlığında, Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü adına yapılmakta imiş. Kazılarda 4 uygarlık katı ve bu katlara ait evreler ve çok sayıda yapı katı ortaya çıkarılmış.
Yapılan kazılarda ele geçen eserlerden, Kaman ve yöresinin MÖ 3000 yılarına giden bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmakta imiş. Bu durumda MÖ 3000 yıllarında Hititler buraya yerleşmişler.
Kaman, zaman dilimlerine göre uzun yıllar Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Roma ve Bizanslılar ile Mengücekoğulları, Eratna, Karaman ve Dulkadiroğulları Beyliklerinin hakimiyetleri altında kalmış.
Kale höyük kazılarından çıkarılan ve yukarıda sözü edilen uygarlıklara ilişkin kazı buluntular, Japon bahçesinin yanındaki bir müzede sergileniyor.
Müzenin giriş kapısının iki yanında, iki Hitit aslanları size “burası benim korumamda” dercesine duruyorlar.
Müzeye girdiğinizde, isterseniz rahat koltuklarda oturup Kale höyük kazısına, müzeye ve Japon bahçesine ilişkin kısa bir tanıtım filmi izlemeniz mümkün.
Müzede dört ayrı döneme ve dört katmana ve farklı uygarlıklara ilişkin, buluntular sergileniyor.
IV katman: M.Ö. 2300- 1900 arasındaki Eski Tunç Çağı
III katman; M.Ö. 1900- 1500 arasındaki Orta Genç Tunç Çağı
II katman; M.Ö. 1200- M.S. 300 Demir Çağı
İskansız Dönem
I katman; M.S. 1400 Osmanlı Dönemi
Tarihin çok farklı dönemlerine ait höyükten çıkarılan zarif kalıntıları görüp müzeden çıkınca, Japon bahçesine gitmek ise sizi aynı zaman diliminin farklı bir kültürüne götürüyor. Ne dersiniz zaman ve mekan boyutu belki de zihnimizin bir oyunudur…