İçindekiler
Giethoorn masallardan fırlamış sakin, huzurlu, yemyeşil bir köy. Birbirine 176 köprü ile bağlanmış adacıklar üzerinde, kanalların kenarlarına sıralanmış sazdan çatılı tipik Dutch çiftlik evleri ile süslenmiş bir köy.
Köyün evlerinin yapım tarihi 18. yy’a kadar uzanmakta, tarihi dokusu da tamamen korunmuş. Köyün sokaklarında motorlu taşıt göremiyoruz, evlerin önlerinden sadece yürüyüş ve bisiklet yolu geçmekte. Bu yolda yürürken sanki bir film setinde dolaşıyor duygusuna kapılıyor insan. Yemyeşil çimlerle kaplı bahçelerde, rengarenk çiçekler arasındaki biblo gibi evlerin kapılarını birazdan masal kahramanları aralayacak ve çimlerin üstlerinde dans etmeye başlayacaklar gibi geliyor.
Giethoorn’da yerleşim 13. yy’a uzanmakta. Giethoorn kelimesi Hollandaca keçi boynuzu anlamına gelmekte. Köye ilk yerleşenler Güney Avrupa’dan vebadan ve dini baskılardan kaçan halk olmuş. Köye gelenler, 1170 yılında yaşanan su baskınında boğulan vahşi keçilerin boynuzları ile karşılanmışlar. Köyün adı da ‘Goat Horn’ veya ‘Geytenhoren’ daha sonra da Giethoorn olarak kullanılmaya başlanmış. Köye ilk yerleşenler su altındaki fosilleşmiş bitkilerden oluşan kömürleri çıkartıp satarak para kazanmayı amaçlayan göçmen işçiler olmuş. Sonraki yıllarda su altından çıkartılan bu kömürleri daha kolay taşıyabilmek için kendileri uğraşarak daha çok kanallar açmışlar.
Uzun yıllar köy halkı bu güzel köyde sessiz, sakin, işinde gücünde mutlu mesut yaşarken Hollandalı yönetmen Bert Haanstra köyü film stüdyosu olarak kullanmış. Yönetmenin 1958 yılında çektiği Fanfare isimli komedi filmi ile köy tüm dünyada popüler olmuş.
Günümüzde kuzeyin Venediği olarak adlandırılan Giethoorn, Hollanda’nın en popüler 10 turistik yeri arasında sayılıyor. Asıl nüfusu 3000 kişiden az olan olan köy bu kadar popüler olunca doğal olarak bu romantik köyde sakin ve sessizlik içinde dolaşmayı hayal edemeyeceğiz. Kanallar botlarla, teknelerle dolu, yürüyüş yolunda fotoğraf çeken, hayranlıkla dolaşan çok sayıda turist göreceksiniz. Yılda 1 milyon kişi ziyaretçi ağırlıyor köy, bu arada en çok da Çinli turist.
Kanalda değişik türlerde botlarla hatta gondolla bile dolaşabileceğiniz gibi teknenizi kendiniz de kullanabilirsiniz. Ya da daha büyük bir teknede köyün öyküsünü dinleyerek, kahvenizi yudumlayabilirsiniz. En küçük ve ucuz kendinizin kullanabileceği bot tipi ‘fluisterboot’ 2-4 kişilik ve bir saati 15 Euro. Ancak kanal içinde birbirine çarpan, yanlış yöne giren botlarla karşılaşabileceğinizi hatırlatmalıyım. Biz daha büyük ve 20 kişiden daha çok kişi alan kaptanın aynı zamanda birkaç dilde rehberlik yaptığı, kahve ikramı da olan bir tekne tercih ettik. Bir saatlik tur için kişi başı 10 Euro ödedik. Köyün içinde motorlu araç sesi olmadığı gibi, teknelerde elektrikli ve sessiz tam köye yakışır şekilde. Tekne kiralama ile daha detaylı bilgiyi linkten edinebilirsiniz. https://www.boatrental-giethoorn.eu/
Ulaşım
Giethorn Hollanda’nın doğusunda Overijssel eyaletine bağlı, Amsterdam’a araba ile 1,5 saat uzaklıkta ve günübirlik gezilecek bir yer.
Giethoorn’a birden çok ulaşım seçeneği bulunmakta;
- Biz Amsterdam’dan araba ile yolculuk yapmayı seçtik. Yolculuk manzaralı, düz bir yolda rahat ve keyifli idi. Giethoorn köyün içine motorlu araç girişi olmadığından, köyün girişindeki ücretsiz otoparka arabamızı park ettik.
- Amsterdam’dan günübirlik tur da alabilirsiniz, bu turlar köye ulaşımın yanı sıra, kanalda tekne gezilerini de kapsıyor.
- Hollanda’da en yaygın kullanılan ulaşım aracı tren ile ulaşmak mümkün köye. Amsterdam Central Station’dan kalkan tren ile ulaşılabilir. Ancak köyün içinde bir tren istasyonu bulunmuyor. En yakın istasyonlar Steenwijk ve Meppel istasyonları. İki istasyondan da taksi veya bisiklet kiralayarak köye ulaşabilirsiniz. Steenwijk köye 8 km ve yol düz ve rahat olduğu için bisiklet ile ulaşım kolay.
- Steenwijk’ten Giethoorn’a 70 numaralı ve 270 numaralı iki otobüs ile ulaşabilirsiniz. Ancak sadece Steenwijk İstasyonu’ndan otobüse binebilirsiniz. Mepper İstasyonu’nda taksi veya bisiklet ile ulaşım seçenekleri bulunuyor.
Konaklama
Giethoorn bir günde rahatlıkla gezilebilecek bir köy. Ancak bu güzel köyde konaklamak isterseniz yine bu köy evlerinde, kanal kenarında oteller, apartlarda kalabilirsiniz. Gün içinde çok fazla turistin olduğu köy akşam üzeri turistler ayrılınca çok huzurlu bir sessizliğe kavuşuyor. Biz köyde daha çok zaman geçirmek için akşam yemeğimizi de orada yemek istedik. Daha hava kararmadan köyün boşaldığını gördük. Böyle sessiz, sakin bir ortamda gecelemek iyi bir tercih olabilir.
Gezelim Görelim
Biz köye ulaşınca arabamızı park yerine bıraktık. Hemen kanal kenarına çıkıp önce kanal turu satın aldık. Köyün sokakları kanallar olduğuna göre kanallar arasından geçerek göle kadar ulaştık.
Köye bir şekilde ulaştıktan sonra sokaklarda dolaşmanın ilk yolu bir kanal turu almak. 1-1,5 saat boyunca fotoğraflık evler, ahşap köprüler arasında keyif ile dolaştıktan sonra başladığımız noktada tekneden iniyoruz. Sıra kanal kenarında yürüyüş yolundan dolaşarak ortamın keyfini daha yakından yaşamaya geliyor. Birbirinden güzel evler, çiçekler, köprüler arasında bol bol bol fotoğraf çekiyoruz.
Daha yürüyüşün başında ‘Museum Giethoorn Olde Maat Uus’ karşımıza çıkıyor. 1800’lü yıllardan kalan orijinal bir Giethoorn evinde sergilenmekte müzenin objeleri. Müzede tarihi köyün sakinlerinin yüzyıl önceki yaşam tarzını yansıtan kıyafetler, günlük kullanımda kullanılan eşyalar, tarihini anlatan bilgiler içeren küçük bir müze. Köyün ruhunu daha iyi anlamak için 15 dakikada gezebileceğiniz bir müze. Müzenin giriş ücreti 4 Euro ancak müze kartınız varsa ücretsiz. Ben uzun süreli Amsterdam programımda müze kartı aldığım için hiç düşünmeden girdim müzeye.
Bu müzenin yanında köyde birkaç müze daha var: Automuseum Histomobil/ Otomobil Müzesi, Gloria Maris Schelpengalerie/Deniz Kabukları Müzesi, Museum De Oude Aarda/Eski Dünya Müzesi gibi. Biz müze kartımız olmasına rağmen köyün dış mekanlarında zaman geçirmek için sadece bir müze gezmek ile yetindik..
Köyün 1871 yılında yapılan tarihi kilisesi de kanal kenarında. İbadete ve ziyarete açık bir kilise.
Köyde hoş kafeler, restoranlar karşılıyor gelenleri. Köyün yeşilini, ruhunu, turistlerin hayranlıklarını izlemek için kanal kenarında bir kafede oturabilirsiniz. Yürüyüşünüz sırasında karşınıza çıkacak kafeler arasında; Binnenpad 68, Twenty Seven, Het Wapen va Giethoorn, Cafe-Restaurant Smit’i sayabiliriz. Kafelerde çay, kahve, bir kadeh şarap yanında bir şeyler atıştırabilirsiniz. Biz kahvemizin yanında geleneksel Hollanda wafflemızı kanal kenarındaki kafelerde tadarken, akşam yemeğimizi de köyün girişindeki restoranlardan birinde yedik.
Ayrıca küçük birkaç dükkanda hediyelik ve hatıralık eşyalara göz atabilirsiniz.
Son Söz
Giethoorn hakkında yazılacak çok şey kalmadı sanırım. Bu güzel köy Hollanda’nın en popüler yerleri arasında sayılırken, yeşilliği, sakinliği, tarihi ve kültürel özellikleri ile Hollanda gezilerinde yolumuzun geçeceği bir köy olacaktır.